
Yazar: Emre Caner
1.
Basım: Aralık 2008
Tür: Roman
Eğitim: İlk ve orta okulu
Yükseliş Koleji'nde devam etti. Ankara Atatürk Lisesi'nden mezun oldu.
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon
Bölümünü bitirdi.
İlk olarak bu kitabı okuduğum için çok mutlu olduğumu belirtmek isterim. Emre Caner sayesinde Osman Hamdi Bey'in hayatı, yaptıkları, başarıları, ailesi hakkında oldukça bilgilendim. Emre Caner tüm bunları açık, akıcı, okuyucuyu rahatlıkla içine çeken bir dille anlatmış. Kendisinin ressamlık dışında müze müdürü, arkeolog, güzel sanatlar akademisi müdürü olarak çalıştığını bilmiyordum. Çok çalışmış ve aydın düşüncelerine icraatlarıyla saygı duydurtmayı bilmiş. Okurken 19. yüzyıl Osmanlı Devleti'nin çalkantıları arasında Osman Hamdi'nin hangi önemli işlere imza attığını öğrendim. Daha önce Osmanlı'da hiç bilinmeyen, yapılmamış mesleklerle uğraşmış bir Osman Hamdi. Aslında Osman Hamdi'nin en ünlü başyapıtı olan Kaplumbağa Terbiyeci'sindeki kaplumbağa terbiyecisi mesleğinin de var olup olmadığı, nerede çalıştıkları bilinmiyordu. Belki Osman Hamdi tablosundaki bu bilinmeyen meslekle kendini özdeşleştirmiş ve anlatmış olabilir.
![]() |
Kaplumbağa
Terbiyecisi
|
Osman
Hamdi 1860 Nisan ayında babası İbrahim Edhem Paşa tarafından hukuk okuması için
Paris'e gönderilir. O sıra Osmanlı padişahı Tanzimat ve Islahat fermenlarını
ilan eden I. Abdülmecid'dir. Osman Hamdi Paris'e gidip eğitimine başladıktan
sonra hukuk okumak istemediğini farkeder, hisseder ve resim okumayı tercih
eder. Beaux Arts'da Jean Leon Gerome, Osman Hamdi'ye hocalık yapar. Bu arada
Fransız olan Maria'yla evlenir. Paris'te bulunduğu sıralarda 1867 Mayıs ayında
İmparator III. Napolyon'un I. Abdülmecid'den sonra padişah olan Abdülaziz'i
Paris'e bir sergiye davet edildiği kitapta geçer. Orada çok şahşahalı bir
şekilde karşılanır. Osman Hamdi eşiyle birlikte İstanbul'a gelir ve ailesiyle
birlikte yaşamaya başlar. Fatma ve Hayriye adında iki kızları olur. Gönüllü
olarak Bağdat valiliğine atanan Midhat Paşa ile birlikte Bağdat'ta çalışırlar.
Çalışma arkadaşları içinde Ahmet Mithat da vardır. 1873'te Viyana'ya gider ve
orada Maria (Nahile) adında başka bir kadınla tanışır, O'nunla evlenir,
İstanbul'a birlikte gelirler ve eski eşinden ayrılır. Birinci eşi Maria
duygusal olarak kırgındır Osman Hamdi'ye. Büyük kızı Fatma Osman Hamdi
ile kalır fakat küçük kızı Hayriye Maria ile birlikte Fransa'ya geri döner.
1876 Mayıs ayında Midhat Paşa'nın görüşlerini savunan Darülfunun öğrencileriyle
sokaklarda yürüyüşe çıkarlar. O sıralar Meşrutiyeti ilan etmek isterler. 30
Mayısta donanma, topları Dolmabahçe'ye çevirir, askeri birlikler Abdülaziz'i
teslim alıp eski saraya götürürler. Yeni padişah Abdülaziz'in yeğeni Şehzade V.
Murad olur. Sonrasında Abdülaziz odasında iki bileği kesik, ölü bir şekilde
odasında bulunur. V. Murad sadece 3 ay tahtta kalır. Psikolojik olarak da
tahta yeterli gelmemiştir. V. Murad'ın yerine Meşrutiyet sözü veren II.
Abdülhamit tahta geçer. Edhem Paşa da bir ara sadrazamlık yapmıştır bu süre
içerisinde. Tüm bu olaylar olurken Osman Hamdi yeniliklerin peşinden koşarak,
sanata gereken önemi vererek devamlı çalışmıştır. Osman Hamdi diğer devletlerin
Osmanlı'da kazı yapıp tarihi eserleri kendi ülkelerine götürdüklerini farkeder,
bunların önüne geçmek için sarayı uyarır, kendisi de kazı yaptırtıp tarihi
eserlere sahip çıkar, müze yaptırtıp eserleri sergiler, Sanayi-i Nefise Sanat
okulunu açar. İmparatorluk Müzesi'ni ve Çinili Köşkü yaptırır. Devamlı sanatın
koruyucusu ve geliştiricisi olur. Kısacası Osman Hamdi Bey'in resim
sanatı dalında Osmanlı Devleti'ndeki emekleri çoktur.
Bu keyifli, bilgilendirici, akıcı roman için teşekkürler Emre Caner...
Hazır Osman Hamdi Bey'den bahsetmişken, birkaç eserine de bakmak keyifli olur diye düşündüm.







Hiç yorum yok:
Yorum Gönder