2 Mart 2020 Pazartesi

Her Yerde Kan Var / Ayşe Kulin






Yazar: Ayşe Kulin 

1. Basım: Kasım 2019

Tür: Roman

Eğitim: Lise öğrenimini 1961 yılında Amerikan kız Koleji’nde tamamladı. Buradaki eğitim sürecinde yazar olmaya karar verdi. Eşiyle beraber Londra’ya yerleştikten sonra burada London School of Economics’te 1962-1964 yılları arasında sosyoloji eğitimi aldı.

Kitabın 1. bölümü 32. Osmanlı Padişahı olan Abdülaziz'in annesi Pertevniyal Valide Sultan'dan Abdülaziz'in ablası Adile Sultan'a yazdığı mektupla başlıyor. Zaten orada kitap sizi içine almaya başlıyor. Abdülaziz'in nasıl tahttan indirilip Topkapı Sarayı'na getirildiğini, daha önce amcası III. Selim'in şehit edildiği odaya koyulduğunu, birbirleriyle görüştürülmediklerini 2 sayfada anlatıyor Pertevniyal.

Kitap tam olarak Çile ve Her yerde kan var olarak 2 bölümden oluşuyor ve her bölüm 5 günü içeriyor. Çile bölümünün başındaki 5 mısra şöyle:

Seni tahttan indirdiler

Üç çifteye bindirdiler

Topkapı'ya gönderdiler

Uyan Sultan Aziz uyan

Kan ağlıyor şimdi cihan

Çok tanıdık geliyor kulağa.

Kitabın diğer bölümleri kısım kısım kişilerin kendi tarafından anlatılıyor. Bu kişiler şu şekilde: Adile Sultan, Sadrazam Avni Paşa, V. Murat, Şevkefza Valide Sultan, Damat Nuri Paşa (Abdülmecit Han'ın kızı Fatma'nın eşi), Pertevniyal Valide Sultan, Adile Sultan, Fahri Bey, Nazif Ağa (Adile Sultan'ın arabacısı), Mithat Paşa, Kolağası Çerkez Hasan Bey.

Romanın tam bittiği sayfanın arka sayfasında Osmanlı Devleti ile ilgili yaptığı paylaşımlarından ötürü Murat Bardakçı'ya özel bir teşekkür sunuluyor. 

Abdülaziz meşrutiyete karşı çıkmış bir padişahtır. Abdülaziz zamanında serasker olan Hüseyin Avni kitabın baş kahramanlarından ve Abdülaziz'i tahttan indirme kararının baş mimarlarından. Hüseyin Avni bir takım kız meselelerinden dolayı birkaç kere rütbeleri elinden alınmış ve sürgüne gönderilmiş. Isparta'da sürgündeyken Rüştü Paşa sadrazamlığa tayin edilince Hüseyin Avni de vali ve seraskerliğe yükseltilir. Hüseyin Avni Abdülaziz'e çoktan düşman olmuştur ve yeğeni olan V. Murat'ı tahta çıkartmak ister. Bunu yapabilmek için meşrutiyet yanlısı olan Mithat Paşa'yı yanına çekmeye çalışır. Abdülaziz Şirvanizade'yi sadrazam yapınca, Hüseyin Avni bu durumdan korkar ve Şirvanizade'nin darbe yapacağı yalanını Abdülaziz'e iletir. Abdülaziz ise Hüseyin Avni'yi sadrazam yapar ve bu sonu olur.

Padişah Abdülmecit'in oğlu V. Murat'ın annesi Şevkefza, Abdülmecit öldüğü zaman oğlunun padişah olmasını çok ister fakat yaşı küçüktür ve Abdülaziz tahta çıkartılır. Abdülaziz tahttan indirildikten sonra cülus töreni için V. Murat Topkapı Sarayı'na götürüleceğine Seraskerlik'e götürülür. Cülus törenlerinde olması gereken taht kendi cülus töreninde olmaz. V. Murat kendini amcası Abdülaziz' e karşı hep suçlu hissediyordur. O bu tahtı aslında çok istememiştir, sadece istibdat döneminde meşrutiyete geçilemeyeciğinden ötürü ikna olabilmiştir. V. Murat, Ziya Bey ve Namık Kemal gibi dostlarla paylaşımlarda bulunan, Jön Türklerle takılan bir kişidir. Amcası zamanında çokça borcunu ödemiş, O'na yardımcı olmuştur. Padişah olacak güçlülükte bir kişi değildir. İçkiye düşkünlüğü vardır ve bunalıma girmeye çok yatkındır. Şevkefza bu durumdan çok mutsuzdur ve oğlu için elinden geleni yapmaya çalışır. O'nu bu içki illetine bulaştıranlara içinden çok kızar.  

Hüseyin Avni, Mithat Paşa'yı meşrutiyeti kurarız vaadiyle ikna etmiş olsa da kendisi meşrutiyetçilere karşıdır. Ziya Paşa'yı baş katip olarak istemez ki bu durum V. Murat'ın hiç hoşuna gitmez. Başından beri V. Murat da meşrutiyet ilan edilebilir düşüncesiyle tahta geçmeyi kabul eder fakat işler öyle ilerlemez. Sonradan Hüseyin Avni'nin kendi hırslarından ötürü bu işlere girdiği anlaşılır. Tahttan indirilen Abdülaziz, kendisinin yaptırttığı Beylerbey'i Sarayı'nda kalmayı tercih etmesine rağmen Abdülaziz Topkapı Sarayı'na gönderiliyor. Abdülaziz'in eşi de Topkapı Sarayı'nda rahatsız bir şekilde yatar.

Kitap içerisinde çok değişik bilgilerle karşılaşabiliyorsunuz. Abdülmecit Han zamanında çocukları Fatma ile V. Murat'ı halk çocuklarıyla birlikte aynı mektebe yolluyor. Bu Osmanlı tarihinde bir ilk olarak geçiyor. 

Kitabın sonu İntikam başlıklı son bölümle bitiyor. Abdülaziz validesinden sakalını düzeltmek için makas ister,  O da yollar, sonrasında Abdülaziz odasında kanlar içinde bulunur. Ölümünün sebebini intihar olarak belgelere geçirtmeye çalışır Hüseyin Avni ve zorla doktorlara bu şekilde belgeleri imzalamalarını ister. Bazıları kabul etmez ve Hüseyin Avni onlara çok sinirlenir. Abdülaziz'in eşi Neşerek'in (Çerkez asıllı ve asıl adı Nesteren) kardeşi Kolağası Çerkez Hasan Bey Neşerek'in ölümünden ve onun öncesinde Abdülaziz'in ölümünden ötürü dul kalmasından kinle dolar. Çerkez olarak Kuzey Kafkasya'da Ruslardan zulüm görmüşler ve acı çekmişlerdir. Bütün bu acıların hesabını görmek istemekte, Hüseyin Avni'yi öldürerek intikamını alacağını düşünmektedir. Hükümet toplantısının gerçekleştiği Mithat Paşa'nın konağına gider, toplantının olduğu odaya izinsiz girer ve ilk iki kurşunu Hüseyin Avni'yi hedef alarak harcar. Bir iki kişi daha öldürür ama bunlar içinde Mithat Paşa yoktur. Böylece rahmetli ablasının, padişah olan eniştesinin ve tüm Çerkezlerin intikamını aldığını hisseder. 

"Aksaray'dan kan geliyor

Ben sandım ki yar geliyor

Çıktım baktım pencereye

Çerkez Hasan can veriyor"

Bu türküyü de belki daha iyi anlayabiliriz.

Çok keyifle okunan bir kitap. İçi bir dolu Osmanlı'ya ait bilgilerle dolu. Bu bilgiler çok güzel, net bir anlatımla okuyucuya sunuluyor. Abdülaziz'in intihar mı ettiği yoksa cinayete kurban gittiği kararı okuyucuya bırakılıyor. Pertevniyal, Adile Sultan, V. Murat, Hüzeyin Avni, Damat Nuri Paşa, Şevkefza ile konuşuyorsunuz kitap okuma sürecinizde. Aslında V. Murat'ın amcasının yerine tahta getirildiği andan itibaren nasıl bir ruhsal bunalıma girdiği kitabın bir noktasında vurgulanıyor. Hanedan üyelerinin taht için neler yapabilecekleri, kıskançlıklarını yıllar boyunca intikama nasıl dönüştürdükleri size hissettirilen duygular arasında. Tarih tekerrür de ediyor tefekkür de (düşünme). Kitabın arka sayfasındaki bilgilendirmesinde böyle yazılmış. Tarihle arası iyi olmayanların bile aklına kazınabilecek hale geliyor bu isimler. Okumanızı tavsiye ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Benim Adım Kırmızı / Orhan Pamuk

Benim Adım Kırmızı 1591 yılında, İstanbul’un on karlı kış gününde, Atmeydanı, Bayezid, Edirnekapı, Cibali gibi İstanbul merkezlerinde geçe...